İtalya’nın kuzeyindeki Cenova kentindeki Avrupa’nın önemli araştırma ve inovasyon merkezlerinden biri olan İtalya Teknoloji Enstitüsü’nün, (IIT) kısaca Robot Vadisi olarak anılan merkezinde cerrahiden endüstriyele, rehabilitasyon amaçlı dış iskeletlerden uzaya kadar farklı alanlarda robotik sistemlerin projelendirilmesi, geliştirilmesi ve prototiplenmesi yapılıyor. İnsan-Robot Etkileşimi Laboratuarı’nda ise bilim insanı dört Türk genci, daha verimli sistemler ortaya çıkarmak için işbirlikçi robotlar üzerinde çalışıyor.
Günümüzde birçok endüstriye yayılmakta olan robotlar, iş dünyasında adeta devrim yaratıyor. Bu değişimden yararlanan şirketlerin sayısı gitgide artıyor. Robotlar veya otonom sistemler, üretim, sağlık ve pek çok endüstride önemli yarar sağlıyor. Robotların birçok çalışanın yaşam standardını düşüreceği ve yıkıcı yan etkileri olacağı endişesi ise gün geçtikçe büyüyor. Robotların insanların yerini almasından ziyade birlikte nasıl çalışabileceklerini, onlara nasıl yardımcı olabileceklerini düşünen araştırmalar ve şirketlerin sayısı da gitgide artıyor.
İTALYA’NIN ROBOT VADİSİ
İtalya’nın kuzeyindeki Cenova kentindeki Avrupa’nın önemli araştırma ve inovasyon merkezlerinden biri olan, bünyesinde 60 ülkeden yaklaşık 2 bin kişiyi barındıran İtalya Teknoloji Enstitüsü (IIT) bunlardan biri. Yüzlerce hevesli ve motive olmuş genç bilim insanına kapılarını açan enstitünün Robotik ve Akıllı Sistemler Merkezi’nde 250’ye yakın kişi çalışıyor. “Robot Vadisi” olarak da anılan merkezde, cerrahiden endüstriyele, rehabilitasyon amaçlı dış iskeletlerden uzaya kadar farklı alanlarda robotik sistemlerin projelendirilmesi, geliştirilmesi ve prototiplenmesi yapılıyor.
Direktörlüğünü Aras Ajoudani’nin yürüttüğü İnsan-Robot Etkileşimi Laboratuarı’nda ise 35 kişi çalışırken bunun 4’ünü Türkiye’den genç bilim insanı oluşturuyor. Bu birimin amacı; işbirlikçi robotları hayata geçirmek. Yani insanların işlerini tamamen robotlara yaptırmadan, onlara yardım ederek daha verimli sistemler ortaya çıkarmak.
“MESLEK HASTALIĞI RİSKİ DE AZALTILIYOR”
Emir Mobedi, endüstriyel ortamlarda kullanılmaya yönelik yardımcı bir cihaz geliştirerek Avrupa Patent Ofisi’nden bunun patentini aldı. Mobedi, geliştirdiği bu cihazın insanın dirsek eklemine fiziksel destek sağladığını belirterek bunu şöyle açıklıyor:
“Yüksek damperleme özelliğinden dolayı elastik bir kordon entegre ettik. Bu özellik, aynı zamanda bizim kaslarımızda da mevcut ve ani hareketleri gerçekleştirip durdurma kabiliyetini bize verir. Cihazın kola takılan kısmı 250 gram olup toplam kütlesi 1,4 kilogramdır. Son yayımlanan makalemizde de benzerlerine göre hem daha hafif hem de daha yüksek tork ürettiğini ispatladık.”
Bu tarz yardımcı cihazlar sayesinde işçilerin esasında boşa çıkmadığını söyleyen Mobedi, “Aksine bu cihazlar hem onların ergonomisine hem de daha verimli şekilde çalışmasına yardımcı olmaktadır. Ayrıca meslek hastalığı riski azalıyor,” dedi.
“ROBOTİK DÜNYASI YENİ İŞ İMKANLARI DOĞURUYOR”
Bir diğer projede birlikte çalışan İdil Özdamar ve Doğanay Şirintuna da gelişen teknolojiyle birlikte tekrarlanabilir işlerin yanı sıra, insanı anlayabilip ona nasıl yardımcı olabileceğini kendi kendine algılayıp gerçekleştirebilen robotlar üzerine yenilikler yapmaya çalışıyor. Türkiye’deki eğitim hayatlarının ardından IIT’de çalışmaya başlayan bu genç bilim insanları, birden fazla senaryoda robotun insana yardım edebileceği bir sistem geliştirdi.
İdil Özdamar bunu, “İnsana en iyi şekilde nasıl yardım edebilir, onu nasıl takip edebilir ve onun tahmin edemediği durumlarda güvenliği nasıl sağlayabilir. Mesela, çarpışmayı nasıl önleyebilir ya da sürekli çok ağır bir eşyayı bir insanın endüstriyel ortamlarda taşıması onun ergonomisi açısından da sorunlar yaratıyor. Fakat birçok işi robota yaptırarak insanların daha rahat, daha güvenli çalışabilmesini sağlamak bizim amaçlarımız arasında,” diye açıkladı.
İdil Özdamar, robot teknolojisindeki gelişmeler üzerine yaşanan endişelere karşılık ise şu değerlendirmeyi yapıyor:
“Aslında iki açıdan yaklaşılabilir: tehlikeli olan durumlarda insanların tehlikeye girmemesini sağlamak için bu kullanılabilir. Bu da zaten yerini almak değil, onların daha iyi şartlarda çalışmasını sağlamak için. Bir ikincisi de aslında yeni bir çalışma sektörü yaratılıyor. Çünkü robotlar bizim hayatımıza girdikçe bu robotları geliştirecek, onları kodlayabilecek, onların nasıl davranması gerektiğini, onların insanlarla aynı ortamlarda bulunması için gerekli zorunlulukları robota öğretebilecek bizim gibi mühendisler için yeni bir iş kolu da ortaya çıkıyor ve bu aslında giderek büyüyen bir iş kolu. Tamamen yerini almak değil, yeni iş kolları da yarattıklarını da düşünüyorum.”
“ROBOTLAR, YAŞLANMAKTA OLAN NÜFUSA YARDIMCI OLABİLİR”
Doğanay Şirintuna, bazı işlerde robotların insanların yerine kullanımının daha verimli olabileceğini belirterek, “İnsan hayatını tehlikeye atmak yerine tehlikeli yerlere robotları sokarak onlara bu işi yaptırabiliyoruz. Bizim üzerinde çalıştığımız konu, fabrikalarda, lojistik sektöründe insana yardım ederek daha verimli sistemler ortaya çıkarmak,” ifadelerini kullandı.
Avrupa nüfusunun yaşlandığını ve bazı sektörlerde onların yerini dolduracak yeni işçileri bulmakta sıkıntılar yaşandığını anlatan Şirintuna, “Bizim çalıştığımız laboratuarın da temel amaçlarından biri bu yaşlanan nüfusa yardım ederek iskelet bazlı oluşan bazı sakatlıkları önleyebilecek senaryolarda işlerini halen sürdürülebilir hale getirmeye çalışmak,” dedi.
Robotların bir işte insandan daha iyi olmasının yakın gelecekte çok mümkün gözükmediğini dile getiren Şirintuna, “Çünkü insanların bilişsel yeteneği, problem çözme yeteneği robotlardan çok daha ileride. O yüzden amaçlarımızdan biri de insanların bu bilişsel, problem çözme yeteneğini kullanarak robotu sadece tekrarlanabilir işlerde kullanmak ve onların tabii ki kas değil, ama mekanik gücünü kullanarak bu işlerde insanlara yardım etmek,” diye konuştu.
“PROGRAMLADIĞIMIZ CİHAZIN BİZİ KONTROL EDEBİLECEĞİNE İNANMIYORUM”
Bir buçuk yıldır IIT’de çalışan Gökhan Solak ise, amaçlarının, kontrolün insanda olduğu senaryolarda cihazlar üretmek olduğunu söylüyor. İnsanın kontrolünü, niyetini robota daha rahat aktarabilmek için portatif ara yüzler, platformlar geliştirdiklerini anlatan Solak, bu teknolojiye neden önem verilmesi gerektiğini ise şu sözlerle anlattı:
“Robotlar, biz insanların yapmak istemediği işleri yapabilir, tehlikeli ortamlarda çalışabilir; aşırı sıcak, karanlık, çökme riski olan bir bina, nükleer bir tesis, uzayda olabilir. Aynı zamanda, rehabilitasyon konusunda, bakıma muhtaç milyonlarca insan var. Bunları sağlayacak iş gücü bulmak zorlaşıyor. Robotlar sınırsız enerji ve sabırla bu tip işlerde kullanılabilir. O yüzden robotik, gelecek için önemli bir alan.”
Gökhan Solak da, robotların insanların yerini alabileceği endişesine dair, “İnsanların sezgileri, sürekli bir tehlikeyi sezip kendini korumak üzerine. Bunu çok iyi anlıyorum, ama sonuçta bu aracı biz geliştiriyoruz, biz kodluyoruz, biz inşa ediyoruz. Onun neleri yapıp yapamayacağı tamamen bizim kontrolümüz altında. Bu kontrolü sağlamak teknolojik değil, daha fazla sosyal bir problem bana sorarsanız, bunun kararının verilmesi. Ben bizim programladığımız mekanik bir cihazın bizi kontrol edebileceğine inanmıyorum, ancak bu mekanik cihazı kontrol eden kişinin niyeti bunu istemezse,” ifadelerini kullandı.
Türk araştırmacılarla çalışmaktan çok memnun olduğunu ifade eden İnsan-Robot Etkileşimi Laboratuvarı Başkanı, ödüllü bilim insanı Aras Ajoudani de, ekibiyle birlikte bilim dünyasına bu alanda üst düzey katkı sağladıklarını söyledi. Robotların insanların yerini almasından değil, 10 yıl sonra kimsenin yapmak istemediği işleri kimin yapacağından daha fazla endişeli olduğunu söyleyen Ajoudani, “Kilolarca kutuları kim kaldıracak, hastane banyolarını kim temizleyecek? Bu sorunu şimdi çözmeye yönelmezsek bu hizmetleri almamız daha zor olacak yakın gelecekte,” diye sözlerini sürdürdü.